Muhterem Mümin ve Mü’mine Kardeşlerimiz
Takvimimiz ile alakalı açıklama
Öncelikle hayırlı ibadetlerimizin edasına, güzel ahlakımızın gelişmesine, sözlerde kalan güzelliklerimizin hayatımıza yansımasına, Dillerimizle gönüllerimizin aynı dili kullanmasına üç aylarımızın,kandillerimizin vesile olması dileklerimi arz ederim.
Malümünüz son bir kaç seneden beri takvimler arası bazı vakit farklılıkları dikkatlerinize neden olmuştur.
Malesef bir kısım kardeşlerimiz yatsı namazını kılarken, muhtemelen bir kısım kardeşlerimiz de aynı anda akşam namazını kılıyordur. Bir kısım kardeşimiz sahur yemeğini bitirmiş, sabah namazını kılmaya hazırlanırken, bir kısım kardeşimiz daha Sahura yeni kalkmaya başlamaktadır.
Nedir bu ne oluyoruz. !!!
Evet bu güne kadar Bir teşkilatın dışında, diğer teşkilatlar arasında zaman farkı sadece birkaç dakika fark ederdi. Birde Ramazan başlangıcında ve bitişinde ihtilaf edilirdi.
Elbette teknik bilgilerle durumu anlaşılmaz hale getirmek niyetinde değiliz. Ancak olayın anlaşılabilmesi için şimdiye kadar yapılan açıklamalardan alıntılar yapmak süretiyle meselenin nerelerden kaynaklandığını tesbit etmeye çalışacağız.
İlk takvimimizi çıkarmaya başladığımızdan beri T.C. Diyanet takviminin namaz vakitlerini dikkate aldık.
Son birkaç seneden beri namaz vakıtları yeniden gündeme gelince, önce iş ciddiye alındı. Sonra günün şartları, çalışanların durumları dikkate alınarak yeniden bir düzenlemeye gidildi. Vakitler arası farklılıklar bu düzenlemeyle başlamış oldu.
Aşağıya alıntılarını yaptığım yazının tamamını, aşağıda ki Web adresinden ulaşarak okuyabilirsiniz. Link kaldırılmıştır.
www.diyanet.gov.tr/turkish/dy/KurulDetay.aspx?ID=1160
Din İşleri Yüksek Kurulu, 15/06/2006 tarihinde Dr. Muzaffer ŞAHİN’in başkanlığında toplanarak, namaz vakitlerinin oluşmadığı bölgeler ile yatsı namazı vaktinin geç oluştuğu bölgelerde namaz vakitlerinin tespiti konusunu görüşmüş ve yapılan müzakerelerden sonra aşağıdaki sonuca ulaşılmıştır:
İslâm’ın beş temel esasından biri olan namaz, günün belli zaman dilimleri içerisinde yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Vakit namazın şartlarından biri ve farz olmasının sebebidir. Yüce Allah, „Şüphesiz namaz vakitli olarak farz kılındı“ buyurmaktadır (Nisa 4/103). Bu nedenle, namazların vakitlerinden önce kılınması caiz olmadığı gibi, vaktinden sonraya bırakılması da caiz değildir.
Asr-ı saadetten günümüze kadar da namazlar 5 vakit olarak kabul edilmiş ve küçük farklılıklar dışında Hz. Peygamber’in gösterdiği vakitlerde günümüze kadar kılınagelmiştir.
Namaz vakitlerinin belirlenmesinde, dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesinden kaynaklanan güneşin doğması, batması, gölgenin boyu, şafağın belirmesi kaybolması gibi özel durumlar esas alınmıştır. 21 Mart’ta ekvator üzerinde güneşin batışından 1 saat 6 dakika sonra. Mekke’de 1 saat 12 dakika sonra. Ankara’da 1 saat 19 dakika sonra şafak kaybolurken, Paris’te 1 saat 45 dakika, Brüksel’de 1 saat 50 dakika, Londra’da 1 saat 51 dakika sonra şafak kaybolmaktadır. ( yatsı namazı vaktı girmiş oluyor )
Bazı bölgelerde yaz aylarında şafağın kaybolmasından çok kısa bir süre sonra fecir belirdiğinden, (İmsak zamanı) Ramazan ayı bu mevsime rastladığında teravih kılma imkanı bulunmamaktadır.
Ayrıca bu meseleye çözüm için 1980 yılında 18 ülkeden temsilcilerin katılımıyla
1. Avrupa İslam Semineri düzenlenmişti. Bugün yaşanan sıkıntıların varlığı o gün açıkca ortaya konulmuş bazı kararlarda alınmıştı. Alınan kararlar, dini ve sosyal bazı nedenlerden dolayı sıkıntıların çıkmasına sebep olmuştur. Bununla birlikte Yatsı vaktının takdirle belirlenmesine geçiş için başlangıç noktası olarak 450 derece enlem alınmıştır.
Halbu ki namaz vakıtları Başkanlık takvimlerinde esas alınan kriterlere göre
45º – 500 derece enleme kadar tahakkuk etmektedir, yani namaz vakitleri olmaktadır.
Bu durum, takvimlerimizde yatsı namazı vaktinin, mevsimlere göre bazı bölgelerde hakiki vaktinden 17 ? 74 dakika daha önce gösterilmesine yol açmaktadır. Ayrıca vakitlerin takdirinde, herhangi bir dayanağı bulunmaksızın Mekke’ye göre takdir yapılmıştır. (İsviçre 47 Derece üzerinde bulunuyor. (Federasyon Riyaseti) )
Ancak özellikle yaz aylarında güneşin batmasıyla akşam şafağının kaybolması ve sabah şafağının zuhuru ile güneşin doğması arasındaki süreler çok uzun olduğundan, yatsı ve imsak vakitleri konusunda sıkıntıya düşülmektedir.
Ayrıca yatsının çok geç oluşup çalışanların sıkıntıya düşmeleri durumunda akşam ile yatsı namazının akşam namazının vaktinde birleştirilerek kılınabileceğinin kendilerine bildirilmesi yararlı olacaktır.
Bu bilgiler diyanetin web sitesinden kopya edilmiştir. Aiağıda ki adrese gidildiğinde direk sayfaya ulaşılabilir. www.diyanet.gov.tr/turkish/dy/KurulDetay.aspx?ID=1160
(Malesef bu bölüm diyanetin sitesinden kaldırıldı sadece aşağıdaki karar bölümü sitede yer almaktadır.)
Bizim bu meselede yapabileceğimiz ancak namaz vakitlerine dikkat etmektir.
Yeni namaz vakitleri takdir ayarlama üsülünde malesef kafalar epeyce karıştırılmıştır. Din kardeşlerimizin dikkatlerine arz ediyoruz.
Değerli Din kardeşlerimiz.
Namaz vakitlerinin oluştuğu bölgelerde namazların vaktinde kılınması gerektiğine inanıyoruz. Namazın şartlarından biri de vakittir. Birkaç dakika önce kılınsa namaz sahih olmaz. Oruç da böyledir. Güneş batmadan önce yiyip içilince, oruç sahih olmaz. Namaz vakitlerinin oluşmadığı bölgelerde takdir ayarlama teknikleri ilim ehli tarafından zaten yapılmış ve uygulanmaktadır. Vakitlerin oluşmadığı bölgelerde olan insanlar takdir uygulamasına göre ibadetlerini yapmaktadırlar.
Müslümanların aslı görevlerinin Allah’a kulluğun önündeki engellerin düzeltilmesidir.
Şartları düzeltmek yerine iki de bir dinin emirlerini düzeltmeye çalışmak (her hangi bir dayanağı olmaksizin) ne kadar uygundur bilemiyoruz…
Bu vesile ile Federasyon camiamız Federasyon takvimine ve İmsakıyesine göre hareket edecektir. Bilgilerinize arz ederiz. Bütün Müslümanlara hayırlı, bereketli ve duyarlı ömürler dileriz.
İsviçre İslam Cemiyetleri Federasyonu Riyaseti
www.diyanet.gov.tr/turkish/dy/KurulDetay.aspx?ID=1160
Diyanet işleri yukardaki yazıyı yayınlamakla bence duyurusunu yapmıştır. Yukardaki yazıyı kaldırıp aşağıdaki yazıyı web sitesinde yayınlaması da durumunu kurtarmak olarak düşünülebilir. Takdir okuyucunun ve dikkate alacaklarındır..
45. Enlemin Ötesinde Namaz Vakitleri
Tarih: 10-11/06/2009
DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU KARARI
Din İşleri Yüksek Kurulu, 10-11.06.2009 tarihlerinde Prof. Dr. Hamza AKTAN’ın başkanlığında toplandı. Namaz vakitlerini belirlemede ölçü olarak başvurulan fecrin doğuşu, akşam şafağının sona ermesi vb. atmosferik belirtilerin kısmen veya tamamen oluşmadığı ya da bu belirtilerin yatsı vakti açısından çok geç, fecir/imsak açısından ise çok erken oluştuğu bölgelerde namaz vakitlerinin belirlenmesi konusunu görüştü. Konuya ilişkin olarak daha önceki 15.06.2006 tarih ve 105 sayılı kararı ile bu kararda kısmi değişiklik yapan 31.05.2007 tarih ve 48 sayılı kararını, uygulamada ortaya çıkan sorunları göz önüne alarak yeniden değerlendiren Din İşleri Yüksek Kurulu, müzakereler sonunda aşağıdaki hususları kararlaştırdı:
1. İslâm’ın beş temel esasından biri olan namaz, günün belli zaman dilimleri içerisinde yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Yüce Allah, „Şüphesiz namaz Müminlere vakitli olarak farz kılınmıştır“ (Nisa (4): 103) buyurmaktadır. Dolayısıyla vakit, namazın en önemli şartlarından birisidir. Bu nedenle, normal şartlarda namazların vakitlerinden önce kılınması caiz olmadığı gibi, vakitlerinden sonraya bırakılması da caiz değildir. Kur’an-ı Kerim’de mücmel olarak işaret olunan namaz vakitleri, [el-Bakara (2): 238; Hud (11): 114; el-İsra (17): 78; Rum (30):17?18; Kaf (50): 39?40; el-İnsan (76): 25?26] Hz. Peygamber’in hadisleri ve uygulamalarıyla açıklanmıştır. Hadis rivayetlerinde namaz vakitleri açıklanırken; doğu ufkunda şafağın belirmeye başlaması (fecr), güneşin doğması, güneşin öğleyin tepe noktasına gelip batıya meyletmeye başlaması (zevâl), gölgelerin fey-i zevalden hariç, bir misli veya iki misli olması, güneşin batması (gurûb), batı ufkunda akşam şafağının kaybolması (gaybûbet-i şafak) vb. dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesinden kaynaklanan atmosferik alametler ölçü olarak verilmiştir.
2. Normal vakitlerin oluştuğu dönemlerde ve bölgelerde namazlar, sünnette belirtilen bu vakitlerde kılınacaktır. Bu ölçülerin kısmen veya tamamen oluşmadığı bölgelerde ise namaz vakitlerinin „takdir edilerek“ belirlenmesi gerektiği hususu, günümüzde bütün fetva kurullarının üzerinde görüş birliği içerisinde oldukları bir meseledir. Şu kadar var ki henüz herhangi bir takdir yöntemi üzerinde birlik sağlanamamıştır. Bu durum, bu bölgelerde namaz vakitlerinin belirlenmesi meselesinin geçmişten günümüze hep gündemde kalmasına sebep olmuş, İslam âlimleri ve çeşitli ilmi kuruluşlar bu hususta çözümler ortaya koymuşlardır. Ancak bu çözümler arasında da takdir yöntemindeki farklılıklardan kaynaklanan bazı görüş ayrılıkları bulunmaktadır.
3. Normal vakitlerin oluşmadığı dönemlerde namaz ve oruç vakitleri hususunda takdir yöntemine başvurulması kaçınılmazdır. Bazı hadislerde de ifade edildiği gibi vakitlerin oluşmadığı yerlerde „takdir yöntemi“ ile ibadet edilmesinde dinen bir sakınca yoktur. Fakat İslam Dininin birlik beraberlik ve kardeşliğe verdiği önem gereği bu bölgelerde uygulanacak olan takdir yönteminde belli bir birliğin sağlanması gerekmektedir. Bu birlik de, ancak ilgili tarafların bir araya gelerek meseleyi görüşmeleri ve ortak bir karara varmalarıyla mümkün olacaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı bu birliğin sağlanabilmesi için öteden beri gayretlerini sürdürmektedir.
4. Kurulumuzun çeşitli dini delillere istinaden aldığı 15.06.2006 tarih ve 105 sayılı kararı ile bunda kısmi değişiklik yapan 31.05.2007 tarih ve 48 sayılı kararının uygulanması birtakım sorunların yaşanmasına yol açmıştır. Bundan dolayı Din İşleri Yüksek Kurulu, ilgili bölgelerin şartlarını, buralarda yaşayan işçi, öğrenci, memur, esnaf vb. çeşitli kesimlerin karşılaştıkları güçlüklerle oradaki ihtiyaçları dikkate alarak İslam dininin „kolaylaştırma/zorlaştırmama“ ilkesi, „istihsan“ ve „maslahat“ delillerinin ışığında:
a. 45. Enlemin ötesinde Yatsı namazı vakti hesaplanırken 31.05.2007 tarih ve 48 sayılı Din İşleri Yüksek Kurulu kararında belirtildiği şekilde şer’î gecenin(Güneşin batışı ile fecri sadık arasındaki sürenin) üçte biri ile yatsı vaktinin belirlenmeye devam edilmesine oybirliği ile, ancak;
b. 45. Enlemden sonra, Şer’î gecenin üçte birinin 1 saat 20 dakikadan sonraya kaldığı bölgelerde ve dönemlerde yatsı namazı vaktinin başlangıcının akşam namazı vaktinden itibaren 1 saat 20 dakikayı geçmeyecek şekilde takdir edilmesine oy çokluğu ile,
c. İmsak vaktinin, Mart-Eylül ayları arasında zaruret ve ihtiyaca binaen günün (a ve b maddeleri doğrultusunda) takdir edilmiş akşam-yatsı aralığına derece farkı dolayısıyla 10 dakika eklenerek bu sürenin güneşin doğuş saatinden çıkarılmak suretiyle takdirle belirlenmesine, takdire geçişin de tedrici olarak sağlanmasına oy birliği ile,
d. 62. Enlemin ötesinde 62. enlemin vakitlerinin kullanılmasına oy birliği ile karar vermiştir.